UZM . PSK. ANGELA ORGE – “Duygusal Miras ve Ebeveynlik: İçsel Çocuğumuzla Yüzleşme Yolculuğu”

Ebeveyn olduğumuzda, çocukluğumuz da bizimle gelir.
Birçok anne-baba, çocuk sahibi olduktan sonra şu cümleyi düşünür: “Ben asla annem gibi davranmayacağım / Ben asla babam gibi olmayacağım.” Ama bir gün kendini çocuğuna bağırırken bulur ve ürperir: “Annem / babam gibi oldum…”
Bu tesadüf değildir. Çünkü biz yalnızca çocuk büyütmüyoruz — biz bir yandan da kendi içimizdeki çocukla yeniden tanışıyoruz. Çünkü çocukken nasıl bir ortamda büyüdüysek, nasıl sevildiysek ya da sevilmediysek, duyulmamış, bastırılmış, incinmiş veya görülmemiş gibi, bugün çocuğumuza olan tepkilerimiz de o izlerle şekillenir. Buna psikolojide “nesiller arası aktarım” ya da daha yalın hâliyle “duygusal miras” denir. Bu aktarım, bilinçli değil, çoğu zaman otomatik olarak gerçekleşir.
Örnek: Babasından sürekli eleştiri duyarak büyüyen biri, kendi çocuğuna da “yetmezlik” hissi vererek konuşabilir: “Aferin ama daha iyisini yapabilirdin.”
Her yetişkinin içinde, bir zamanlar ihtiyaç duyduğu ama belki karşılanmamış duyguları taşıyan bir “içsel çocuk” vardır. Bu çocuk:

  • Sevilmek ister
  • Onaylanmak ister
  • Görülmek ister.

Eğer bu duygular çocuklukta yeterince karşılanmadıysa, birey kendi çocuğuna karşı ya fazla duyarlı (çocuğu merkezine alan) ya da aşırı sert (kendi eksikliğini telafi etmeye çalışan) olabilir.
Örnek: Kendi annesi tarafından duygusal olarak ihmal edilen bir kadın, kendi çocuğuna aşırı düşkün olabilir — ama bu düşkünlük çocuğu boğabilir.

Yaş gruplarına göre biraz özetlersek:

0-3 yaş – Temas, güven ve ihtiyaçlara cevap:
Ebeveynin kendi geçmişinde bebeklikten itibaren ihmal edilmişse (duygusal veya fiziksel), kendi bebeğinin ağlamasına tahammül edemez ya da aşırı kaygılanır.
Örnek: Annesi “Sen çok ağlardın, hep sustururduk.” diyen biri, kendi çocuğu ağladığında hemen panikler: “Ben kötü bir anneyim, yine susturamıyorum!”
Aslında bu tepki geçmişte kendi duyulan ağlamaların yansımasıdır.
Küçük bir tavsiye: Bu yaşta çocuk temel güven geliştirir. Ağlaması, sevgiyle cevap bulması, beden temasını bol alması önemlidir. Ebeveyn kaygı yaşıyorsa, kendi bebekliğine dair duygularla yüzleşmek iyileştirici olur.

3-6 yaş – Kimlik, sınırlar ve kendi sesini bulma:
Geçmişten gelen kalıp: “Küçükken hep susturuldum. Konuşma, büyüklerin yanında sessiz ol denirdi.”
Bu geçmişi yaşayan biri, kendi çocuğunun sorularını ya da karşı çıkışlarını “saygısızlık” olarak algılayabilir.
Örnek: 4 yaşındaki çocuğun “Ben bunu giymek istemiyorum.” demesi karşısında, anne birden sinirlenir: “Sen kimsin de bana karşı geliyorsun?” der.
Aslında bu, çocuğun kimlik ve sınır geliştirmesi çabasıdır.
Küçük bir tavsiye: Bu yaşlarda çocuklar “Ben” demeye başlar. Bağımsızlık istekleri desteklenmelidir. Eğer bu alan bastırılırsa, çocuk ileride ya pasif ya da asi bir kimlik geliştirir.

7-12 yaş – Başarı, onay ve aidiyet:
Çocukken sürekli eleştirilen bir baba, çocuğunu motive etmek isterken aslında aynı dili tekrar edebilir: “Yeterince çalışmadın, daha iyisini yapabilirdin.” (Bana yeterli değilsin duygusu)
Örnek: Çocuk resim yarışmasına katılır. Baba “İyi ama biraz da matematiğe çalışsan.” der.
Çocuk aslında ilk kez gurur duyulmak isterken, yine “yetmez” hissiyle karşılaşır.
Küçük bir öneri: Bu yaşta çocuklar, başarı ve kabul üzerinden kendilerini tanımlar. Ebeveynin kendi onay travmaları fark edilmeden aktarılırsa, çocukta kronik yetersizlik duygusu gelişebilir.

13-18 yaş – Kimlik, bireyleşme ve duygusal mesafe:
Ebeveynin kendi ergenliği sağlıklı geçmemişse, çocuğunun bireyleşmesini “saygısızlık” ya da “kopuş” gibi algılayabilir.
Örnek: “Ben anneme böyle konuşamazdım!” diyerek kendi gergin ergenliğini bugün çocuğuna yansıtır.
Küçük bir öneri: Bu yaşlarda çocuğun farklı düşünmesine, tartışmasına alan açmak gerekir. Korkuyla tepki verilirse, ebeveyn-çocuk arasında duvar oluşur.
Ciddi uyarı: “Senin yaşındayken ben çalışıyordum!” gibi cümleler, çocuğun bireyselliğini bastırır ve iletişimi keser (ya da yalan / intikamcı ilişki olur).

 

Duygusal mirasın sessiz zararları:

  • Aşırıya kaçan telafi ebeveynliği: “Benim gibi eksik büyümesin” düşüncesiyle çocuk için her şeyi yapan ebeveynler, çocuğun sınır koyma, sabretme ve kendi başına çözüm üretme becerilerini zayıflatabilir.
  • Tekrarlanan travmatik kalıplar: Bazen de çocukken yaşanan baskı, küçümsenme ya da sevgisizlik, farkında olmadan yeniden sahneye konur. “Ben böyle büyüdüm, sen de büyürsün.” diyerek duygusal körlük yaşanabilir.
  • Çocuk, ebeveynin geçmişinin taşıyıcısı olur. Duygusal kalıplar değişmeden aktarılır: değersizlik, sessizlik, bastırılmış öfke…
  • Aile içi ilişki kırılgan, güvensiz ve çatışmalı hâle gelir.
  • Ebeveyn de zamanla tükenmiş hisseder. “Ben elimden geleni yaptım ama yine de olmuyor.”

Bu döngüleri kırmanın anahtarları:
FARK ET / KENDİNE DÜRÜST OL / GEÇMİŞİ SUÇLAMA AMA ANLA / İÇSEL ÇOCUĞA ŞEFKAT GÖSTER / ÇOCUĞUNU DEĞİL, TEPKİNİ YÖNET

Kendi ebeveynliğimizi inceleme:
Kendine şu soruları sormak (kâğıda yazarak) içsel farkındalığı artırır ve değişime açık olur:
“Annem / babam beni en çok nerede incitti?”
“O incinmişlik, şu an kendi çocuğumla ilişkimi nasıl etkiliyor?”
“Hangi davranış bana ait değil de gördüklerimden / yaşadıklarımdan kalan?”
“Beni en çok ne eksik bıraktı?”
“Ne zaman gerçekten sevilmiş hissettim?”

Duygusal farkındalığı geliştirmek:
Her güçlü tepki anında durmak ve içten şunu sormak:
“Bu tepki çocuğumla mı ilgili, yoksa geçmişimle mi?”
Bu soruların cevapları başlangıçta kolay olmasa da duyguların farkına varmayı ve otomatik kalıpları yavaşlatmayı sağlar.

İçsel çocuğu anlamak ve onarmak:
Kendi çocukluğunla empati kurmak:
“O zamanlar neye ihtiyacım vardı? Şimdi o ihtiyaçları karşılayabilir miyim?”
Bazı yaralar kapanmaz belki, ama anlaşılır ve taşınabilir hâle gelir.

Psikolojik destek almaktan kaçınmamak / çekinmemek:
Bu farkındalık yolculuğu bazen zorlayıcı olabilir. Bir uzmandan destek almak, hem geçmişi anlamada hem ebeveynlik kalıplarını dönüştürmede çok etkilidir.

Bu yüzleşme gerçekleşirse:
Ebeveynlik bir büyüme alanına dönüşür. Çocuk özgür ama sınırları olan bir birey olur. Duygular serbestçe ifade edilir, baskılanmaz. Ailede açıklık ve güven gelişir. Ebeveyn geçmişini suçlamadan ama fark ederek yol alır.

Her ebeveynlik hikâyesi, bir iyileşme hikâyesine dönüşebilir.
Ebeveynlik, geçmişinizi inkâr ederek değil, onu fark ederek ve dönüştürerek gerçek sevgiye ulaşabileceğiniz bir yolculuktur.
Çocuğunuzun gözlerine bakarken, bazen kendi gözyaşlarımızı fark ederiz.
Ama o gözyaşları döküldükçe, biz de büyürüz — çocuğumuzla birlikte.

“Benim çocukluğum zordu, ama senin çocukluğun güvenli ve sevgi dolu olacak!”
Bu cümleyi güvenle söyleyebilmek döngüyü kırmak demektir.

Geçmişimizi bilmek, geleceğimizi şekillendirir.
Biz çocuklarımıza hayatta sadece oyuncak, eğitim ve disiplin vermiyoruz, onlara duygusal mirasımızı da bırakıyoruz. Bu miras ne kadar farkındalıkla seçilirse, çocuklarımız o kadar özgür, güçlü ve dengeli bireyler hâline gelir.
Kendi içsel çocuğumuzu tanımadan, çocuğumuza şefkatle rehberlik edemeyiz.
Şifalanmış bir yetişkin, yeni bir nesli sağlıkla büyütebilir.

Alıştırma ve derinleşme soruları (kâğıt kalem gerekiyor)
Ebeveynliğime ait 5 cümle:
Aşağıdaki boşlukları kendi kelimelerinle doldur:

  1. En çok sinirlendiğim anlar genellikle: _____________________________________
  2. Çocuğumdan duymayı en çok istediğim cümle: ____________________________
  3. Annemden / babamdan çocukken en çok duymak istediğim ama duyamadığım söz: __________________________
  4. Benim için “iyi ebeveyn” olmak demek: __________________________
  5. En çok kime benzemekten korkuyorum: __________________________

İçsel çocuğuna mektup:
Bugün olduğun yaşla, geçmişteki haline bir mektup yaz. Bu mektupta şu noktalara değinmelisin:

  • “Seni şu an görüyorum…”
  • “O zaman yalnızdın ama artık yanındayım…”
  • “Şimdi senin için farklı şeyler yapıyorum…”
  • “Seni sevdiğimi göstermeyi öğrendim…”

Değiştirmek istediğin 3 davranış kalıbı:
Kendinle nazikçe (sabırla) çalışarak şunları yaz:

  • Artık çocuğuma karşı daha az ________________ olmak istiyorum.
  • Onun yerine daha çok ________________ davranışı geliştirmek istiyorum.
  • Bunu yaparken en çok ihtiyaç duyduğum destek / duygu: _____________

Aynadaki ebeveyn duygu gözlemi:
Bir hafta boyunca çocuğuna karşı verdiğin tepkilerde şu üç duyguyu gözlemle (yaz):

  • Durum
  • Tepkim neydi?
  • Hangi duygu ağır bastı?
  • Bu duygu bana nereden tanıdık geliyor?

Hafta sonunda tekrar eden duygulara ve kalıplara bak. Hangi tepki aslında “bugünün çocuğuna” değil, “dünün yaralı çocuğuna” aitti?

Aşağıdaki cümleyi içinden geçirerek tamamla:
“Ben çocukken eksik kalan şu duyguyu artık kendi çocuğuma eksiksiz verebilmek istiyorum: _____________________”

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!