Uzm. Psk. Kenan PORGALI – “Yeme Bozukluklarının Psikolojik Alt Yapısı ve Çocukluk Travmalarıyla Bağlantısı”


Yeme bozuklukları, bireyin yeme davranışlarını ve beden algısını etkileyen ciddi
psikolojik rahatsızlıklardır. Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme
bozukluğu gibi türleri, yalnızca fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda bireyin duygusal ve sosyal
işlevselliğini de olumsuz etkiler. Yeme bozukluklarının altında yatan nedenler karmaşıktır ve
genetik, biyolojik, çevresel ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanır. Bu yazıda, özellikle psikolojik boyut ve çocuklukta yaşanan travmaların yeme bozukluklarına
etkisi ele alınacaktır.


Psikolojik Faktörler ve Yeme Bozuklukları


Yeme bozuklukları genellikle duygusal bir düzenleme aracı olarak ortaya çıkar. İnsanlar,
yoğun stres, kaygı veya duygusal acıyı yönetmek için yemek yeme veya yemekten kaçınma
davranışlarını kullanabilirler. Bu davranışlar, bireyin içsel çatışmalarını kontrol etme veya
duygularını ifade etme yöntemi olabilir.
● Kontrol Duygusu: Anoreksiya nervoza gibi yeme bozukluklarında, bireyler
genellikle hayatlarının başka alanlarında hissettikleri kontrol kaybını telafi etmek için yemek
yeme üzerinde aşırı bir kontrol kurarlar. Yemek ve beden ağırlığı üzerindeki bu kontrol,
bireylere bir tür güç ve bağımsızlık hissi sağlayabilir.
● Beden Algısı ve Özsaygı: Beden algısı bozukluğu, yeme bozukluklarının
merkezinde yer alır. Bu bireyler, fiziksel görünümlerine odaklanarak kendi değerlerini
değerlendirme eğilimindedir. Sosyal medya, kültürel normlar ve çevresel baskılar bu algıyı
daha da kötüleştirebilir.
● Duygusal İfade Zorluğu: Yeme bozukluğu olan bireyler, genellikle duygularını
tanımlama ve ifade etme konusunda zorlanırlar. Alexitimi (duygusal farkındalık eksikliği)
yeme bozukluğu olan bireylerde sıkça görülür ve bu durum, kişinin yeme davranışlarını bir
başa çıkma mekanizması olarak kullanmasına yol açabilir.


Çocukluk Travmaları ve Yeme Bozuklukları


Araştırmalar, çocuklukta yaşanan travmatik deneyimlerin yeme bozukluklarının
gelişiminde önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Travmalar, bireyin kendilik algısını,
duygusal düzenleme becerilerini ve başkalarıyla ilişkilerini derinden etkileyebilir. Bu etkiler,
yetişkinlikte yeme bozukluklarına yol açabilecek bir temel oluşturabilir.


1. Fiziksel ve Cinsel İstismar
Çocuklukta fiziksel veya cinsel istismara maruz kalan bireylerde, yeme bozuklukları
geliştirme riski daha yüksektir. Bu tür travmalar, bireyde derin bir güvensizlik, utanç ve
değersizlik hissi yaratabilir. Birey, bu duygularla başa çıkmak için yeme davranışlarını bir
savunma mekanizması olarak kullanabilir. Örneğin, anoreksiya nervoza hastaları, bedenlerini
kontrol ederek geçmişteki güçsüzlük hissini telafi etmeye çalışabilir.


2. İhmal ve Duygusal İhmal
Çocuklukta sevgi, ilgi ve duygusal destekten yoksun büyümek, bireyin kendilik algısını ve
duygusal düzenleme becerilerini olumsuz etkileyebilir. Bu bireyler, yetişkinlikte kendi
değerlerini sorgulayabilir ve yeme davranışlarını bir tür kendini cezalandırma veyaödüllendirme aracı olarak kullanabilir.


3. Travmatik Kayıplar ve Aile Dinamikleri


Ebeveyn kaybı, boşanma veya aile içi şiddet gibi travmatik olaylar da yeme
bozukluklarının gelişiminde etkili olabilir. Özellikle mükemmeliyetçilik, yüksek beklentiler ve
sevginin koşullu olduğu aile ortamları, bireyde yoğun bir stres ve yetersizlik hissi yaratabilir.
Bu tür ortamlar, kişinin yeme davranışlarına aşırı odaklanmasına neden olabilir.


Beyin ve Çocukluk Travmaları


Travmatik olaylar, beynin stres tepkisini yöneten yapıları etkileyebilir. Özellikle amigdala
ve prefrontal korteks arasındaki dengesizlik, travmaya maruz kalan bireylerde daha sık
görülür. Bu durum, bireyin stresli durumlarla başa çıkma yeteneğini zayıflatabilir ve yeme
bozukluklarına zemin hazırlayabilir. Ayrıca, çocukluk travmaları beynin ödül sistemini de
etkileyebilir, bu da bireyin yeme davranışlarına aşırı bağımlı hale gelmesine neden olabilir.


Tedavi ve Rehabilitasyon
Yeme bozukluklarının tedavisi, multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Psikoterapi,
diyetisyen desteği ve gerektiğinde tıbbi tedavi, bireyin iyileşmesine katkı sağlayabilir.
Travma Odaklı Terapiler: Çocukluk travmalarıyla bağlantılı yeme bozukluklarının
tedavisinde, travma odaklı bilişsel davranışçı terapi (TF-CBT)
ve EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) gibi yöntemler etkili
olabilir.
Aile Terapisi: Aile dinamiklerinin yeme bozukluklarında büyük bir rol oynadığı göz
önüne alındığında, aile terapisi, bireyin iyileşmesinde kritik bir destek sağlayabilir.
Mindfulness ve Duygusal Düzenleme Teknikleri: Mindfulness temelli yaklaşımlar,
bireyin duygusal farkındalığını artırarak yeme davranışlarını düzenlemesine yardımcı olabilir.
Biyorezonans Terapileri ile Yeme Bozukluklarına Yaklaşımı : Biyorezonans terapileri
ile, çocukluk travmaları ve duygusal travmaların yarattığı enerji blokajlarının çözülmesini
sağlayarak, bireyin genel iyilik halini artırmasını amaçlayabilir.
Sonuç
Yeme bozuklukları, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve psikolojik çatışmaların
bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu bozukluklar, bireyin bedenini ve yemekle olan ilişkisini
yalnızca bir semptom olarak değil, aynı zamanda daha derin duygusal yaraların bir yansıması
olarak ele almayı gerektirir. Çocukluk travmalarının yeme bozukluklarının gelişimindeki rolünü
anlamak, hem önleme hem de tedavi süreçlerinde daha etkili müdahaleler yapılmasını
sağlayabilir. Bu nedenle, bireylerin yalnızca semptomları değil, aynı zamanda altta yatan
nedenleri ele alan kapsamlı bir destek sistemine ihtiyaçları vardır

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!