Kırık Dal
“Boşanma sürecinde Çocukların Duygusal Dünyası: Ebeveynlere Rehberlik”
Sebep ne olursa olsun, boşanma genellikle duygusal bir travma olarak algılanır ve bu süreçte kişilerin travmaya verdikleri tepkileri sağlıklı bir şekilde yönetebilmeleri için belirli aşamalardan geçilmesi gerekir. Bir yandan artık yürümeyen bir evliliğin sonra ermesi bir rahatlama getirebilse de evlilik kararı alındığında hayal edilenlerin geçekleşmemiş olması kişisel bir kayıp olarak, başarısızlık gibi görülebilir. Bu süreçte üzüntü, suçluluk, utanç, kafa karışıklığı ve öfke gibi duygular ortaya çıkabilir.
Boşanmada yalnızca eşler değil, çoğu zaman kendilerini suçlu hisseden çocuklar için de derin bir kayıp ve duygusal bir travma yaşanabilir. Bu zorlu sürecin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi, genellikle bir psikoterapistten destek almayı gerektirir.
Boşama sadece yasal bir süreç değil, aynı zamanda duygusal olarak çok katmanlı bir deneyimdir. Bu süreçte bireylerin kendi duygusal ihtiyaçlarını, eşleriyle olan ilişkilerini ve çocuklarına karşı olan sorumluluklarını dengelemeleri gerekir. Çocuklu çiftler için ise bu dengeyi sağlamak daha karmaşık hale gelebilir.
Psikolojik açıdan:
Boşanma, çocuklar üzerinde farklı şekillerde etki bırakabilir. Bu etkiler çocuğun yaşın, kişilik özelliklerine, boşanma sürecinin nasıl yönetildiğine ve ebeveynlerin tutumuna bağlıdır. Terk edilme korkusu yaygındır ve çocuk ebeveynlerden birinden ayrılma konusunda kaygılar geliştirebilir. Hayal gücü, bir ebeveynin tamamen kaybolması ya da hayatında büyük değişiklikler gibi korkutucu senaryolar yaratabilir. Çocuk arkadaşlarına veya okul çevresine karşı utanma hissedebilir ve damgalanma korkusuyla sosyal etkileşimlerden kaçınabilir. Ya da sorgulanmaya maruz kalmama adına, kendi koruma şekli olarak öfkeli olabilir ve saldırganlık gösterebilir. Duygusal stres ve konsantrasyon zorlukları nedeniyle okul performansı düşebilir. Dikkat dağınıklığı yaşayabilir. Başkalarına güvenme veya gelecekteki ilişkilerinde bağlanma korkusu ortaya çıkabilir. Çocuğun hayal gücünde boşanma, aile güvenliğinin parçalanması olarak algılanabilir. Korkuları genellikle belirsiz, yaklaşan değişiklikler ve açık bir iletişim eksikliği ile büyür. Buna bağlı olarak:
Güven Duygusu: Çocuklar genellikle aileyi bir güven ve istikrar, hep var olan ve olacağı kaynağı olarak görür. Boşanma bu güven duygusunu sarsabilir. Çocuk suçluluk, üzüntü, öfke veya güvensizlik duyguları yaşamasının yanı sıra kendini terk edilmiş, yalnız ya da korkmuş hissedebilir.
Ebeveynin rolü: Çocuğun güven duygusunu korumak için hem annenin hem de babanın sevgisinin devam ettiği ve boşanmanın onların suçu olmadığını açıkça ifade etmek gerekir. Örneğin, çocuğunuz ağlayarak “Artık beni sevmiyor musunuz?” diye sorduğunda şu şekilde cevap verebilirsiniz: “Bizim aramızda bazı sorunlar var ama bu seni asla etkilemeyecek seni her zaman seveceğiz ve yanında olacağız” / “Birbirimize olan sevgimiz değişti, bu yüzden ayrılmaya karar verdik. Ama bu seninle ilgili değil”. / “Anne ve baba olarak bazı konularda anlaşamıyoruz, bu yüzden artık aynı evde yaşayamayacağız. Ama seni her zaman seveceğiz ve senin için burada olacağız.”
Ne yapılmamalı: Çocuğun endişelerini küçümsemek ya da belirsizlik yaratmak. Örneğin “Bu konuda konuşmak istemiyorum”, “Bizi zor bir süreç bekliyor” gibi ifadeler ile çocuğun korkuları derinleşebilir. Gereksiz detaylara girmek ya da çocuğa yalan söylemek de yanlıştır.
Suçluluk ve Utanç Hissi: Çocuklar, boşanmanın kendi davranışlarından kaynaklandığını düşünebilirler. Özellikle küçük yaştaki çocuklar, ebeveynlerin kavgasını veya mutsuzluğunu, kendi yaramazlıklarıyla ilişkilendirebilir.
Ebeveynin rolü: Boşanmanın ebeveynler arasında olduğunu ve çocukla hiçbir ilgisi olmadığını net bir şekilde vurgulamak gerekir. Çocuk ebeveynlerinin ayrı yaşamasına rağmen sevildiğini ve değer gördüğünü hissetmelidir. Örneğin: “Bizim kararlarımızın seninle hiçbir ilgisi yok. Sen harika bir çocuksun ve seni her zaman seveceğiz.”
Ne yapılmamalı: Çocuğun önünde tartışmak veya çocuğu diğer ebeveyne karşı kullanmak. Örneğin, “Baban seni çok az gördüğü için böyle oldu.” gibi ifadeler çocuğun suçluluk duymasına yol açabilir.
Kimlik ve Aidiyet Krizi: Boşanma sonrası, çocuk iki farklı aile ortamında büyüyebilir. Bu durum çocuğun kimlik gelişimi zorlaştırabilir. Hangi tarafa ait olduğunu sorgulayabilir ya da seçme baskısı hissedebilir. Bazen çok iyi bildiği anneanne ya da babaanne aileleri bir anda tutum farklılıkları ve olumsuz sorgulamalar, özellikle ebeveynleri hakkında yönlendirmeler ya da sohbetler yaşamaya maruz kaldığında, çocuğun duygu durumu olumsuz etkilemektedir. Duygularını ve düşünceleri bastırmaya ve farklı davranışlar sergileme (hiç tanımlamadığı duyguları oluşturmaya) durumuna mecbur bırakılacak, bu da aidiyet duygusu ve bazen kişilik özelliklerini de olumsuz ve kalıcı etkileyecektedir.
Ebeveynin rolü: Çocuk hem annenin hem de babanın ailesine eşit şekilde ait olduğunu hissetmelidir. Ebeveynlerin iş birliği yapması, bu aidiyet hissini güçlendirecektir. Örneğin: “Hem annenin ailesi hem de benim ailem senin ailen” Sana destek olmak için buradayız.”
Ne yapılmamalı: Çocuğa taraf seçtirmek: Örneğin, “Babanı mı yoksa beni mi daha çok seviyorsun? Bu cevabı onlara da söyle, bilsinler, olur mu?”
Stres ve Anksiyete: Boşanma süreci, çocukların hayatında büyük değişiklikler getirir. Okul düzeni, arkadaşlık ilişkileri, ev ortamı gibi alanlarda yaşanan değişimlerle, çatışmaya tanık olan çocuklar dünyaya karşı güvensiz olurlar, stres ve kaygıları, korkuları artabilir.
Ebeveynin rolü: Çocuğun günlük rutinini olabildiğince koruyarak, değişimlerin onun yaşamını minimum düzeyde etkilemesi sağlamak önemlidir. Ayrıca, çocuğun endişeleri dile getirmesine destek olunmalı ve izin verilmelidir. Empatik dinleme ve önce onun fikrini alma, ne kadar biliyor ya da bilmeye ihtiyaç duymaktadır daha sonra uygun cevaplar verme. Örneğin, “Bu süreçte aklına takılan her şeyi bizimle konuşabilirsin. Seni dinlemek ve anlamak istiyoruz” / “Bu süreçten ötürü üzüldüğünü ya da kafanın karıştığını biliyorum. Bu duygularını bizimle paylaşabilirsin.”
Ne yapılmamalı: Çocuğu duygularını ifade etmekten alıkoymak ya da endişelerini küçümsemek, hiçe saymak ya da alay etmek. Örneğin: “Büyüyünce anlarsın.” “Asıl benim derdim var sen ne düşünüyorsun ki, git oyna!” / “Ağlayacak bir şey yok, her şey yolunda (kimin için acaba)?” gibi ifadeler çocuğun daha fazla içine kapanmasına, hislerini bastırmasına yol açabilir.
Ebeveynlerin yapması gerekenler için: Kısa kılavuz
Boşanmaya karar veren çiftlerin, özellikle çocukları varsa, bu süreci hem kendileri hem de çocukları için sağlıklı bir şekilde yönetmeleri son derece önemlidir. Çocukların bu süreçte zarar görmemesi ve duygusal olarak desteklenmesi için çiftlerin dikkat etmesi gereken bazı temel noktaları aktarmak istiyorum:
- Boşanma sürecini çocuklarına anlatırken yaşına uygun bir dil kullanmalı ve gerçekler gizlenmemelidir. Ancak detaylar ve olumsuz ifadelerden kaçınılmalıdır. (unutmayın eşler boşanır ebeveynler değil) Örneğin, “Artık aynı evde yaşamayacağız, ama bu seninle ilgili değil. Seni her zaman seveceğiz ve yanındayız.”
- Çocuklara fiziksel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını göz önünde bulundurun. Onların hayatındaki rutinleri korumaya çalışın. Örneğin, “Hangi gün benimle kalmak istediğini birlikte planlayalım, senin de fikrin bizim için önemli.”
- Çocuğun boşanma sürecini anlatmakta ve duygularını ifade etmekte zorlandığını fark ederseniz, bir çocuk psikoloğuna başvurun. Aynı zamanda ebeveynler de bu süreçte terapiden faydalanabilir. Örneğin, “Bir uzmanla konuşmak hepimizin bu süreci daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.”
- Çocuğunuzu ebeveyn rolüne sokmayın: Çocukları; boşanmış ebeveynler arasında mesaj taşıyan bir aracıya ya da duygusal destek sağlayıcıya dönüştürmeyin. Unutmayın: ÇOCUKLAR BİZİM ARKADAŞIMIZ DEĞİL! Örneğin, “Babanla/annenle ilgili konuşmak istersen bunu doğrudan bizimle yapabilirsin senin bu konuları düşünmeni istemiyoruz”
- Çocukların her iki ebeveynle de sağlıklı bir ilişki kurmaya devam etmeleri sağlanmalı; anne- baba olarak çocukların ebeveynler arasında secim yapmaya zorlanmamaları gerektiği net bir şekilde belirtilmeli. Örneğin, “Annenle/babanla ilgili bir sorun yaşıyoruz ama seni bu durum içine dahil etmek istemiyoruz. Bu seninle ilgili bir durum değil”.
- Çocukların rutinleri korumaya çalışın. Hangi gün kiminle kalacakları, tatil ve okul programları gibi konularda açık bir plan oluşturun ve tutarlı olun. Çocuğun her iki ebeveynle de zaman geçirebilmesi için iş birliği yapın. Haftalık bir takvim oluşturarak çocukların düzenli bir şekilde her iki ebeveynle zaman geçirmeleri saylayabilirsiniz, artı buluşamama kaygısı da azalmış olur.
- Diğer ebeveyni kötülemek; çocuğa ebeveynlerinden biri hakkında olumsuz ifadeler yüklemek. Örneğin, “Baban/annen hep böyleydi, zaten onun yüzünden boşanıyoruz” gibi ifadelerden kesinlikle kaçınılmalı.
- Çocukların ihtiyaçlarını ikici plana atarak, kendi duygularınıza odaklanmak ya da çocuğu diğer ebeveyni görmekten alıkoymak Örneğin, “Bu hafta seni görmek istemiyorum( ya da ona göndermeyeceğim) çünkü annen/babanla kavga ettik” demek çocuğun duygusal güvenliğini zedeler.
Çocukların en önemli ihtiyacı güvende hissetmek ve her iki ebeveynin sevgisi eşit şekilde hissetmek. Çocuğunuz bir aile yemeğinde her iki ebeveynle birlikte vakit geçirmek isterse, bu isteği yerine getirmeye çalışın onun güven duygusunu pekiştirin. Bu süreçte sizin duygularınızı da göz ardı etmemeniz, kendi stres yönetiminize ve sağlınıza dikkat etmeniz, çocuğunuza daha iyi bir şekilde destek olmanıza bu zorlu süreci daha az hasarla atlatmanıza olanak sağlayacaktır.
Sadece bir yetişkin olarak sevginizin bitmesi ve boşanma kararınız, çocuklarınızın duyguları ve geleceğini buna alet etme veya onları hiçe sayma hakkını size vermez. Boşanma kararı ne kadar zorlu ve sancılı olursa olsun, aranızdaki ilişkinin sona ermesi çocuklarınızın dünyasını yıkmaya çalışmak anlamına gelmemelidir. Onların duygusal güvenliğini korumak ve hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilmelerini sağlamak SİZİN SORUMLULUĞUNUZDUR.
ONLAR BÖYLE OLSUN İSTEMEZLER.ÇOCUKLAR, ANNE VE BABALARININ BİR ARADA OLDUĞU, HUZURLU BİR AİLE ORTAMINDA BÜYÜMEYİ HAYAL EDERLER. ANCAK BOŞANMA KARARI ALINDIĞINDA, ÇOCUKLARINIZIN BU HAYALLERİNİN YIKILDIĞINI UNUTMAMAK GEREKİR.
Bu süreçte onların duyguları anlamak, dünyalarının tamamen dağılmasına izin vermemek ve mümkün olduğunca sevgi dolu bir ortamda büyümelerini sağlamak ebeveynlerin en önemli görevlerinden biridir.
Boşanma, taraflardan birinin diğerinin üstün geleceği bir yarış değildir, bir savaş değil, bu süreçte kazanan bir taraf yoktur.
Sağlıklı bir iletişim, doğru yaklaşımlar sayesinde; saygı ve iş birliği ile tüm taraflar -ebeveynler ve özellikle çocuklar için- “kaliteli bir gelecek” inşa edebilmesi mümkündür.
Boşanma, daha sağlıklı bir yaşam düzeni kurma kararıdır.