Uzm. Ecz. – Ebru TANDOĞAN – “Kış Aylarında Bağışıklık Güçlendirme”

Kış mevsiminin kendini iyice hissettirdiği şu günlerde, bağışıklık (immün) sistemimizi sorgulamak istiyorum.

 

Soğuk havaların tam etkisini gösterdiği ve özellikle salgın hastalıkların arttığı bu dönemde, bakteri ve virüslerin neden olduğu alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları, gribal enfeksiyonlar ile mücadelede neler yapmalıyız? Kendimizi enfeksiyonlardan nasıl koruyabiliriz? Eğer hastalığa yakalandıysak, süreci nasıl daha hafif atlatabiliriz?

Son 1-2 ay içinde eczanelerimize gelen her 10 reçeteden neredeyse yarısı influenza ile ilgili. Sizlerin de sosyal medyadan ve çevrenizden takip ettiği gibi, düşmeyen ateş, yorgunluk, halsizlik, vücut ağrıları ve öksürük gibi semptomlarla sağlık kuruluşlarına başvuran hasta sayısı oldukça fazla. Özellikle okul öncesi (yuva-kreş) ve okullarda, kalabalık ortamlarda bulaş riski yüksek olduğu için vakalar hızla artıyor ve acil servisler dolup taşıyor. Viral ve bakteriyel enfeksiyonlar, alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları, gribal enfeksiyonlar ve sindirim sistemi enfeksiyonları toplumda yayılmaya devam ediyor. Sağlık profesyonellerinin reçete ettiği ilaçlarla tedavi oluyoruz, ancak hastalık süreci uzadıkça işimizden ve okulumuzdan belli bir süre ayrı kalmak zorunda kalabiliyoruz.

Tam da bu noktada, hastalıklara yakalanmadan önce bağışıklık sistemimizi güçlendirmek ve eğer hastalandıysak semptomları daha hafif atlatmak büyük önem taşıyor. Ancak yoğun iş ve okul temposu, stres, kronik hastalıklar, kullanılan ilaçlar, hava kirliliği, sigara ve maruz kalınan aşırı toksik yük, bağışıklık sistemimizi olumsuz etkiliyor. Ayrıca yeterli ve dengeli beslenememek ya da besleniyor olsak bile kaliteli ve besin değeri yüksek gıdalara erişimde yaşanan zorluklar, vücudumuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri almasını engelliyor. Besinlerdeki ve topraklardaki mineral eksikliği, sağlıklı bir yaşam döngüsü için gereken vitamin ve minerallerin alımını kısıtlıyor. Üstelik yeterli miktarda vitamin ve mineral alsak bile, toplumun büyük bir kısmında görülen mide ve bağırsak problemleri nedeniyle bu besinlerin emilimi azalıyor. Bu yüzden, sağlıklı beslendiğimizi düşünsek bile vücudumuz vitamin depolarını tam olarak dolduramıyor. Bağışıklık sistemi zayıfladığında ve vitamin-mineral eksiklikleriyle birleştiğinde, maruz kaldığımız enfeksiyonlara karşı direncimiz iyice düşüyor.

Mevsim geçişlerinde ve kış aylarında hastalıklardan korunmak için doğal besin destekleri kullanmamız gerekiyor. Özellikle C vitamini, propolis, ekinezya, çinko, karamürver, Afrika sardunyası ve betaglukan gibi doğal takviyeler bağışıklık sistemimizi desteklemede etkili olabilir. Ancak öncelikle vücudumuzun temel ihtiyacı olan D vitamini, K vitamini, B12, demir, folik asit ve magnezyum depolarının dolu olması gerekir. Bu değerler optimum seviyedeyse, sağlık profesyonelinin önerisiyle iki veya üç aylık kürler halinde bağışıklık destekleyici takviyeler kullanılabilir.

Özellikle sık hastalanan, hastalıkları ağır geçiren, bağışıklığı zayıf olan kişiler ve kronik hastalıkları bulunan çocuklar ile yaşlı bireyler için daha dikkatli olunmalıdır. Eczacınıza danışarak size en uygun takviye edici gıdayı seçebilirsiniz. C vitamini, propolis, ekinezya, çinko, karamürver ve betaglukan gibi doğal destekler, tek başına ya da kombine preparatlar (şurup, tablet, kapsül) şeklinde piyasada bulunmaktadır.

Bu noktada özellikle betaglukan üzerinde biraz daha durmak istiyorum.

Betaglukan ve Bağışıklık Sistemi Üzerindeki Etkileri

Betaglukan; çavdar, yulaf, arpa, mısır ve buğday gibi besinlerde doğal olarak bulunan, suda çözünebilen bir lif türüdür. Ayrıca mantarlar ve bazı deniz yosunlarından da elde edilen, glukoz moleküllerinin bir araya gelmesiyle oluşan bir polisakkarittir. Bağışıklık sistemini destekleyici ve koruyucu özelliklere sahiptir.

Bağışıklık sistemini harekete geçirerek vücudun hastalıklara karşı daha güçlü bir savunma mekanizması oluşturmasını sağlar. C vitamini ile birlikte alındığında biyoyararlanımı daha da artar. Piyasada betaglukanın propolis, ekinezya ve çinko ile kombine edilmiş preparatları da bulunmaktadır.

Betaglukan aynı zamanda güçlü bir antioksidandır. Vücutta ortaya çıkan serbest radikallerle savaşarak hücreleri korur. Bunun yanı sıra:

  • Kalp sağlığını destekler.
  • Sindirim sistemini düzenler.
  • Kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur.
  • Tokluk hissini artırarak kilo kontrolüne katkı sağlar.
  • LDL kolesterolü düşürerek kalp-damar sağlığını olumlu yönde etkiler.

Yapılan araştırmalar, günlük 2.5-3 gram betaglukan tüketiminin LDL kolesterolü anlamlı şekilde düşürdüğünü ve normal kalp fonksiyonlarını desteklediğini göstermektedir.

Vitamin ve minerallerin önemini hepimiz pandemi sürecinde çok daha iyi anladık. Covid-19 teşhisi konulan birçok hastaya yüksek dozda C ve D vitamini verilmişti. D vitamini seviyesi optimum olan kişiler ya virüse hiç yakalanmadı ya da çok hafif semptomlarla atlattı. Yoğun bakım ünitelerinde ağır seyreden veya entübe olan hastaların ise D vitamini seviyelerinin oldukça düşük olduğu ve bağışıklık sistemlerinin zayıf olduğu gözlemlendi.

Bu da gösteriyor ki, güçlü ve dirençli bir bağışıklık sistemi, hastalıklardan korunma ve mücadelede büyük önem taşımaktadır.

Özetle, bağışıklık sistemimizi destekleyen takviyeler yalnızca hastalıklara karşı değil, genel sağlık için de birçok fayda sağlar. Özellikle betaglukan, kalp-damar sağlığını koruma, şeker regülasyonu sağlama, kilo kontrolüne yardımcı olma ve antioksidan özellikleriyle çok yönlü bir destek sunar.

Sağlıklı ve bol şifalı günler dilerim!

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!