Siz hangi Kültürde Büyüdünüz?
Değerler Kültürü mü? Korku Kültürü mü?
Her birey, doğup büyüdüğü toplumun, ailenin ve kültürün dinamiklerine göre hayata anlam vermektedir. Kişilerarası ilişkiler, bakış açıları, davranışlar, belki de hayatımıza alacağımız kişiler bile farkında olmadan bu sisteme ve kodlamaya göre şekillenmektedir. Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’na göre insan ilişkilerine yön veren, şekillendiren iki temel kültür vardır: Denetim odaklı korku kültürü ve gelişim odaklı değerler kültürü.
Denetim odaklı korku kültürünü besleyen en önemli kavram güçtür. Bu sistemin içindeki ana kaynak en güçlü kişidir. Aileyi bir arada tutan, denetleyen ve onun kurallarına göre hareket edilmesini isteyen kişidir. Genellikle “ben bilirim” sistemi işler. Ailenin merkezindeki otoriter ve yönetici konumunda bir kişi ve onun etrafında veya aşağısında olan diğer bireyler sistemin şeklini yansıtır. Bu kültürde büyüyen bireyler ileri yaşamlarında ya tepedeki kişi olma rolünü üstlenir ya da üstün olan kişinin altına sığınırlar. Yönetici ve otoriter rolüne geçen bireyler ben anlayışını benimseyerek her şeyi kendisinin en iyi bildiğini düşündüğü için sürekli kontrol etme arzusu ile denetleme yaparlar. Bu kültürde büyüyüp güçlünün altındaki rolü üstlenen bireyler ise sen anlayışı ile başkasının isteklerini yerine getirme noktasında hareket eder. Bu bireyler kendi değerlerini, istek ve arzularını görmezden gelerek etrafındaki insanlara göre hayatlarını şekillendirirler. Özetleyecek olursak korku kültürü hiyerarşik bir sistem üzerine kurulmuştur.
Gelişim odaklı değerler kültürünün temel taşı ise ben yerine “biz” olmaktır. Ailede otoriter bir kişi yerine paylaşılan değerler ve ortaklık ön plandadır. İş birliği, demokrasi, saygı, sevgi, hoşgörü ve şeffaflık gibi kavramlar değerler kültürünün anahtar kelimeleridir. Eşitlik ve bütünlüğü sağlamak sistemi hiyerarşik bir yapı yerine dengeli ve sağlıklı bir konumda tutar. Bu kültürde büyüyen veya yetişen bireyler iş hayatında veya özel hayatında ortak değerleri ele alarak hareket ederler. Karşısındaki ezmek, yönetmek veya baskılamak yerine onunla anlamlı ve saygı çerçevesinde bir ilişki kurmak için çaba gösterir. Değerler kültürü, bir toplumun sahip olması gereken sağlıklı olan yapıdır.
Bu kültürler ilişkilere şekil verdiği gibi ebeveyn rolündeki tutum ve davranışları da etkilemektedir. Anne-babaların çocuklarıyla ilişkilerini gözden geçirirken öncelikle hangi kültürün içinde büyüdüklerini fark etmeleri önemlidir. Örneğin korku kültüründe büyüyen bir baba, kendi aile sisteminde lider konumunda olmayı tercih edip çocuğunun değerlerini ve düşüncelerini görmezden gelebilir. Sadece otoriter kişinin kurallarının geçerli olduğu bu ailede korku kültürü sistemi beslenerek devam edecek ve çocuğun birey olması noktasında engel teşkil edebilecektir. Böyle bir ortamda çocuk itaat sistemine göre şekillendiği için sorumluluk bilinci, kendini ifade etme, karar verebilme becerisi gibi konularda geri kalacaktır. Sistemi diğer kültür üzerinden değerlendirecek olursak; gelişim odaklı değerler kültürüne sahip aileler, sınırlar, kurallar ve sorumluluk bilinci gibi konularda uyumlu ve eşit yapıya sahiptirler. Bu kültürde büyümüş ebeveynler kendi aile sistemlerini kurarken sağlıklı bir ilişki dinamiği kurabilirler. Değerler kültüründe büyümüş bir ebeveyn ben demek yerine biz olarak sistemi düzenler ve çocuğunun kendiyle barışık, farkındalığı yüksek ve sorumluluklarını bilen bir birey olarak büyümesi konusunda iş birliği ile yürütür.
Peki değişim mümkün mü?
Tabi ki korku kültüründe büyüyen bir bireyin değerler kültürünü benimsemesi ve dönüştürmesi mümkün. Değişim için ilk adım “farkındalıktır”. Birey önce kendisini ve kültürünü tanımlayacak ve fark edecek, sonrasında da korku kültüründen değerler kültürüne geçiş yapabilmek için kendine bir yol inşa edecektir. Değişim için fark et ve emek ver.
- Psk.meliskolayli