Bali seyahat rehberimizin ikinci ve son bölümünden merhaba!
Dergimizin geçtiğimiz ayki sayısında Bali’nin gezilecek en güzel yerleri hakkında bilgiler paylaşmıştım. Ama bitmedi.
Şüphesiz ki her tatil güzeldir. Fakat bu tatil, Bali tatili ise daha da güzeldir. En güzel yanları ile devam ederken, kötü yanlarını da anlatma zamanı geldi.
Doğal bir adada, doğal yaşama sonradan dahil olmuş insanoğlunun rahatsız olmaya pek hakkının olmadığını düşünsem de birlikte yaşamak zorunda kalabileceğiniz bazı canlı türlerine sık sık rastlayabileceğinizi belirtmek isterim.
Bunlardan biri lokal isimleri ile Cicak ve Geckolar. Adlarından böyle bahsedince yasadışı bir suç çetesi ismiymiş gibi gelebilir. Ama onlar aslında zararsız olan ve karşılaşma olasılığımız çok yüksek bir kertenkele türü. Başlarda ürkütücü gelse de birkaç gün sonra onlar bana, ben onlara alıştık gitti. Ayrıca çeşitli haşere türlerine de sevgi ile yaklaşabilirsiniz, biz yine Bali’nin güzel yanlarına dönebiliriz.
Bali, ülkemize oranlara oldukça ucuz bir ülke. Tatilinizin en büyük kalemini uçak bileti için ödeyeceğiniz para olarak var sayabilirsiniz. Konaklama konusunda ise çok geniş bir fiyat skalası var. Bir hafta kalacağınız güzel bir otel 2 kişi 100 dolardan başlıyor. Bunun için Booking ve Agoda gibi güvenilir sayfaları önerebilirim. Hazır Bali ye gitmişken Pirinç tarlaları arasında özel havuzlu bir villa kiralamak isterseniz de Airbnb den çok fazla seçeneğe ulaşabilirsiniz. Ben uzun bir tatil yaptığım için; hem birkaç otelde, hem de bir villada kalmayı tercih ettim. Bu tarz evlerde ulaşım problemi yaşamazsınız ama merkeze biraz uzak olmaları sebebiyle tatil maliyetinizi biraz yükseltebilirsiniz.
Bali de yapılacak en güzel şeylerden biri de buraya özgü pirinç tarlası salıncakları. Daha çok kadınların ilgi gösterdiği bu salıncaklarda sallanırken, müthiş fotoğraflar için her türlü imkan düşünülmüş. Buna salıncaklarda giyeceğiniz havalı kıyafetler de dahil. Her rengi bulunan ve kiralayabileceğiniz uzun kuyruklu elbiselerden anlayabilirsiniz. Ben kırmızı rengi tercih ettim.
Tegalalang Pirinç Terasında ayrıca bir halat üzerinde bisiklete binebilir ve adrenalin tutkunuzun elverdiği ölçüde çeşitli aktivitelere katılabilirsiniz ve bütün bunların her biri için cebinizden en fazla 3 dolar gibi bir rakam çıkacaktır ki bu da bütün bunlar için makulden de az bir rakam. Hazır buraya kadar gelmişken, civarda bulunan pek çok şelaleyi de görmenizi şiddetle tavsiye ederim ki bunlardan en ünlüsü Tegenungan Waterfall…
Dünyanın en pahalı kahvelerinden biri olan Kopi Luwak tan bahsedeyim biraz da.
Bu kahve öyle aman aman abartılacak bir kahve değil. Buna rağmen kahvenin elde ediliş şekli ise oldukça enteresan. Sanırım ederi de bu yüzden yüksek. Luwak adı verilen kedigillerden bir hayvanın yediği kahve çekirdekleri, dışkılaması bekledikten sonra toplanıyor. Bunu yapabilmenin en kolay yolunun bu hayvanları tutsak etmek olması, bir hayvansever olarak kahveden alacağım tadı yok etti.
Bali adasında ünlü olan bu kahve, misk kedileri dışkısından elde edilmekte. Maalesef hayvanları çirkin koşullarda kafeste tutan yerler olduğu gibi, doğada kendi hallerine bırakarak yaşam koşullarına saygı içerisinde üretim yapanlar da var. Dünyanın en pahalı ve en az üretilen kahvesi olarak biliniyor. Kedinin midesinde fermantasyona uğrayan kahve çekirdekleri dışkılama yoluyla çıktıktan sonra temizleniyor, yıkama, kurutma, dış kabuğun soyulması ve kavrulma gibi işlemlerden geçiyor. Luwak kahvesinin kilosu, üretim işlemleri ve kalitesine göre, 1000 dolara kadar alıcı buluyor.
Ücretsiz olarak ikram ettikleri diğer kahvelere ise tam anlamıyla bayıldım. Çeşit çeşit kahve ve çay arasında dilediğinizi satın alabilirsiniz.
Bir önceki yazıda bahsettiğim gibi bence Ubud, Balinin kalbi. Ancak eğlence ve aktivite arayan tatilciler için biraz sakin kalabilir.
Gece hayatı, havuz partileri deneyimlemek isterseniz de Canggu ve Seminyak bu ihtiyacınızı kısmen karşılayacaktır. Alkol tüketiminin ve sabahlara dek süren eğlenceler buralarda da yaşanmıyor ama en azından ihtiyacınızı nispeten karşılayacaktır.
Seminyak, Bali nin en gözde yerlerinden biri. Burada yer alan dünyaca ünlü havuz kulüpleri, hem gece hem de gündüz çeşitli etkinlikler düzenleyerek her türden eğlence anlayışına sahip insanlar için cazibe merkezleri sayılabilir.
Bunlardan en ünlüsü Finns Beach Club. Burada Dj performanslarının yanı sıra dans showları ve sanatçıların konserleri de düzenleniyor. Seminyak’ta yapılacak en güzel şeylerden biri de gün batımı izlemek. Yine aynı clup bunun için harika bir seçenek olabilir. Kızıl pembe gün batımı, muhteşem fotoğraflara da fon oluşturacaktır. İyisi mi alın gün batımını arkanıza ve muhteşem fotoğraflar çektirin.
Yine Seminyak ta bulunan sahilde pek çok plaj yer alıyor. Bu plajlarda denize girmek maalesef mümkün değil. Dalgalı ve çok da temiz görünmeyen denize girmektense surf yapmayı tercih edebilirsiniz. Ben tercihimi Gün batımını izlemekten yana kullandım. Elinizde içeceğiniz, sakin kumsalda rahat koltuklarda uzanırken her bir cafe ya da restaurantın yine bu saatlerde canlı müzik performansları başlıyor. İşte o andan itibaren de unutamayacağınız ve hafızanıza kazımak isteyeceğiniz bir deneyim yaşayabilirsiniz. Ama elbette bunu tüm tatil boyunca yaşamak çokta anlamlı gelmeyecektir. 7 günümü Seminyak a ayırmanın kötü bir karar olduğunu anladım. Ben ettim siz etmeyin diye yazıyorum.
Alışveriş merkezleri ve tapınak ziyaretleri gününüzü kurtarabilirsen de Seminyak a 2 günden fazla zaman harcamanın tamamen zaman kaybı olacağı kanısındayım.
İşte böyle sevgili Alem Kocaeli okurları. 2 sayıdır uzun uzun anlatmış olsam da aslında işin özü Bali anlatılmaz yaşanır. En kısa zamanda bu rüyayı yaşamanız dileğiyle son sözümü iletmek istiyorum.
Hayat bir gün, o da bugün! Gezdiğimiz gördüğümüz de yanımıza kalan kar. Daha nice seyahat yazılarında buluşmak üzere. Sevgiler…
- brcvural