🌙 Küllerinden Doğacak Bir Milletin Hikâyesi
Yıl 1919…
Anadolu toprakları, yüzyıllar boyunca nice medeniyete ev sahipliği yapmış bu kadim coğrafya, artık sessiz ve yorgundu. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış sancıları dört bir yanı sarmıştı. İstanbul işgal altındaydı, halkın umudu tükenmişti. Fakat tüm bu karanlığın içinde, henüz sönmemiş bir kıvılcım vardı: bağımsız yaşama inancı.
Ve o kıvılcım, bir gün tüm Anadolu’yu aydınlatacak bir ateşe dönüşecekti.
Bu ateşi yakacak isim ise tarihin seyrini değiştirecek bir liderdi: Mustafa Kemal.
Samsun’a çıkan genç bir komutan, yalnızca bir kurtuluş savaşını değil, bir milletin yeniden doğuşunu başlatıyordu. Anadolu köy köy, kasaba kasaba ayağa kalkarken, işgal ordularına karşı sadece silahla değil; imanla, inançla ve azimle mücadele veriliyordu.
Kocaeli’nin Kartepe eteklerinden İzmit Körfezi’ne kadar uzanan yollar, bu mücadelenin sessiz tanıklarıydı.
Dağların yamaçlarında kurulan cepheler, geceleri yakılan gizli ateşler, halkın evinde saklanan mühimmat…
Hepsi, aynı inancın, aynı umudun parçasıydı.
Çünkü artık herkes biliyordu:
Ya istiklal, ya ölüm!
🔥 Kocaeli’nin Direnişi: Sessiz Kahramanların Toprağı
Milli Mücadele’nin en stratejik bölgelerinden biri, Kocaeli oldu.
İstanbul’un işgal altında olduğu o zor günlerde, Anadolu’ya silah ve insan akışı çoğu zaman bu topraklardan geçti. İzmit’in sahil kasabaları, bir zamanlar yalnızca balıkçıların sesiyle yankılanırken, artık özgürlük yoluna çıkanların nefes aldığı duraklara dönüşmüştü.
Kandıra’nın köylerinde kadınlar cepheye mermi taşıyor, Gölcük’te gençler gizli silah atölyelerinde çalışıyor, İzmit’in çocukları haberci olarak cepheden cepheye koşuyordu.
Belki adları tarih kitaplarında yer almadı, ama Cumhuriyet’in temelleri, bu şehirdeki o adsız kahramanların elleriyle atıldı.
Ve sonunda, 1922’nin eylülünde zaferle taçlanan bu destan, artık yeni bir çağın kapılarını aralıyordu.
Küllerinden doğan bir millet, artık kendi geleceğini belirleyecekti.
🏛️ 29 Ekim 1923: Milletin Egemenliği Milletin Olduğu Gün
Takvimler 29 Ekim 1923’ü gösterdiğinde, Ankara’da sade ama bir o kadar gururlu bir atmosfer vardı.
Saatler 20.30’u gösterirken Mustafa Kemal Paşa kürsüye çıktı ve tarihe kazınan o sözleri söyledi:
“Efendiler! Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.”
Ertesi gün Meclis’te yapılan oylamada, “Türkiye Devleti’nin yönetim biçimi Cumhuriyet’tir.” kararı alkışlar eşliğinde kabul edildi. Milletvekilleri oy birliğiyle Mustafa Kemal’i ilk Cumhurbaşkanı seçtiğinde, yalnızca bir yönetim şekli değişmemişti; bir milletin kaderi yeniden yazılmıştı.
O anda, yorgun ama gururlu bir millet yeniden doğdu.
Artık egemenlik kayıtsız şartsız milletindi.
İzmit’te meydanlar dolup taştı, halk ellerinde fenerlerle yürüdü, çocuklar “Yaşasın Cumhuriyet!” diye haykırdı.
Kocaeli’deki bir okulda, öğretmen kara tahtaya yeni bir kelime yazdı: Cumhuriyet.
Ve o gün o sıralarda oturan çocuklardan biri, yıllar sonra bu ülkenin ilk öğretmenlerinden, ilk mühendislerinden biri olacaktı.
🌱 Cumhuriyetle Değişen Hayat
Cumhuriyet’in ilanı yalnızca bir siyasi dönüm noktası değil; hayatın her alanında bir devrim anlamına geliyordu.
Eğitim birleştirildi, hukuk sistemi çağdaşlaştı, kadınlar seçme ve seçilme hakkına kavuştu, Latin harfleri kabul edildi.
Kocaeli’de açılan ilk okullar, köylerde kurulan halk derslikleriyle birleştiğinde, cehaletle savaş başladı.
İzmit’te sanayi filizlenmeye başladı; fabrikalar kuruldu, üretim arttı, kadınlar evlerinden çıkıp meslek sahibi oldular.
Cumhuriyet, bir milletin yalnızca yönetimini değil, zihniyetini, ruhunu ve geleceğe bakışını değiştirdi.
Her reform, bir zincirin daha kırılması, bir karanlığın daha aydınlanması demekti.
Ve bu büyük dönüşümün temeli, o 29 Ekim sabahında atılmıştı.
✨ Yüzyıllık Işık: Cumhuriyet’in Bugünü ve Yarınları
Bugün Cumhuriyet, yüz yılı aşan bir yolculuğun adı.
Her 29 Ekim’de meydanlar yine aynı coşku, aynı gurur ve aynı inançla doluyor.
Fener alayları, marşlar, kırmızı-beyaz bayraklarla süslenmiş caddeler…
İzmit Saat Kulesi’nin önünde toplanan çocuklar, bir asır önceki kuşak gibi, aynı kelimeleri haykırıyor:
“Yaşasın Cumhuriyet!”
Çünkü Cumhuriyet, yalnızca bir tarih değil;
her kuşağın yeniden inşa ettiği, koruduğu ve yaşattığı bir değer.
O değer,
Gölcük’te sabah denize açılan bir balıkçının duasında,
Kartepe’nin zirvesinde dalgalanan al bayrakta,
bir öğretmenin öğrencisine verdiği ilk derste,
bir işçinin alın terinde,
bir kadının özgürce yürüyüşünde yaşıyor.
Cumhuriyet, bir milletin yeniden doğma cesareti,
karanlıktan aydınlığa uzanan yolun adıdır.
Ve o yol, her zaman umutla, inançla ve birlikle aydınlanacaktır.
Çünkü biz biliyoruz ki…
O ışık hiç sönmeyecek.
🌟 Yaşasın Cumhuriyet!
🌟 Yaşasın 29 Ekim!
- kaanhocakocluk