Tuğba YEMENİCİ TÜREGÜN – “İZMİTİ GEZ” – “Şehirden Uzak, Ruhuna Yakın: Kocaeli’de Keşif Rotaları”

Şehirden Uzak, Ruhuna Yakın: Kocaeli’de Keşif Rotaları

Kocaeli… Sanayi kenti olarak anılsa da, aslında keşfedilmeyi bekleyen bambaşka güzellikler barındırıyor. Bazen bir fincan sıcak çikolatanın huzurunda, bazen çam ağaçlarının gölgesinde, bazen de tarihle iç içe geçmiş bir sokakta saklı küçük mutluluklar gizli. Bu yazıda, benim gözümden Kocaeli’nin ruhunu yansıtan birkaç özel durağı anlatmak istedim.

  1. Çikolata Evim Kocaeli

İsmini duyduğunuz anda bile içinizi ısıtan bir yer: Çikolata Evim. Alaçatı esintili dekorasyonu, taş duvarları ve pastel renkleriyle adeta Ege’den bir köşe sunuyor. Mekânın içi kadar tatları da iddialı.

Çikolataları oldukça başarılı ve farklı damak zevklerine hitap eden çeşitlerle dolu. Sıcak-soğuk içecek menüsü zengin; özellikle kahveleri ve sıcak çikolatası denenmeye değer. Tatlı severler için ise Belçika usulü waffle’lar tam bir mutluluk kaynağı.

  1. Kamp Tutkunlarının Gizli Cenneti: Kandıra

Kamp yapmak bir özgürlük biçimi benim için. Doğayla baş başa kalmak, yıldızların altında uyumak, sabah kuş sesleriyle uyanmak… Hele bir de bu yol Kandıra’ya çıkıyorsa, işte o zaman her şey biraz daha güzelleşiyor.

Kocaeli’nin kuzeyinde yer alan Kandıra, kamp severler için adeta saklı bir cennet. Doğası hâlâ bozulmamış, denizi berrak, ormanları ise huzur verici. İster sahil kenarında çadırınızı kurun, ister iç kısımlarda çam ağaçlarının arasında… Kandıra’da kamp yapmak, sadece bir kaçış değil, aynı zamanda ruhunuzu tazelemenin en doğal yolu.

Ailecek gelenler, arkadaş grubuyla kafa dinlemek isteyenler ya da tek başına doğaya sığınmak isteyen herkes için uygun alanlar var. Özellikle Kefken, Cebeci ve Sardala çevresi hem denize sıfır hem de kamp için ideal zeminlere sahip.

Kamp ateşi etrafında dost sohbetleri, sabahın serinliğinde demlenen çayın tadı ve doğanın kucağında geçirilen huzurlu saatler… Kandıra, kampı bir yaşam tarzı olarak benimseyenler için sadece bir rota değil; bir tutkuya dönüşüyor.

  1. Benim İçin Huzurun Adı: Maşukiye

Ne zaman şehirden bunalsam, soluğu Maşukiye’de alırım. Dere sesi, kuş cıvıltısı ve mis gibi orman havası… İnsan burada hem bedenini hem ruhunu dinlendiriyor.

Kahvaltısını ayrı severim, doğasını ayrı. Hele o dere kenarında oturup sadece suyun sesini dinlemek… Bazen hiçbir şey yapmamak bile yetiyor.

Maşukiye, benim için bir kaçış değil, adeta bir dönüş. Doğaya, dinginliğe, kendime…

  1. Ereğli Yalı Evleri: Zamanın Durduğu Yer

Karamürsel Ereğli’de, denize sıfır yalı evlerine her gelişimde aynı hissi yaşıyorum: Sanki zaman yavaşlıyor. Ahşap evlerin zamana meydan okuyan duruşu, dalga seslerine karışan martı çığlıkları, rüzgârın getirdiği tuzlu deniz kokusu… Burası, geçmişle bugünün iç içe geçtiği bir sahil kasabası gibi.

Benim için bu evler sadece birer yapı değil, bir ruh taşıyorlar. Her biri ayrı bir hikâye anlatıyor sanki. Deniz kenarında yürürken, kendini eski bir filmin içindeymiş gibi hissetmemek elde değil.

Ereğli Yalı Evleri, bana kalırsa sadece görülmesi gereken bir yer değil; hissedilmesi gereken bir deneyim.

  1. Bir Kâğıdın İzinde: SEKA Kâğıt Müzesi

Kocaeli SEKA Kâğıt Müzesi’ne ilk adım attığımda, sadece eski makineleri değil; bir dönemin emeğini ve alın terini de gördüm. Burası sadece bir fabrika değilmiş meğer; koca bir hatıraymış.

Müzeyi gezerken, kâğıdın nasıl üretildiğini görmek kadar, o üretimin ruhunu hissetmek beni derinden etkiledi. En özel an ise, kendi kâğıdımı yapıp üzerine damgamı bastığım andı. İşte o an, geçmişle aramda bir bağ kuruldu sanki.

SEKA Kâğıt Müzesi, bana göre bir sanayi müzesi değil sadece; hem Cumhuriyet tarihine, hem emeğe, hem de kültürel hafızamıza ışık tutan yaşayan bir bellek.

  1. Bir Kaşıkta Mutluluk: Mantı Dolu Bir Durak – Merdanem Kartepe

Mantı seviyorsanız, burası tam anlamıyla cennetten bir köşe. Klasik mantının en nefis hâli, kıymalı ve patatesli Hingel, lor, örgü ve kaşar peynirli üç farklı Pelmeni derken menüden seçim yapmak gerçekten zor.

Buranın en güzel yanı ise her şeyin adeta bir anne elinden çıkması. Sofraya gelen her lezzetin arkasında büyük bir emek, büyük bir özen var. Bu lezzetli mutfağın mimarı Nurcan Hanım. İçtenliğiyle, yaptığı işe kattığı sevgiyle o sıcaklığı ilk lokmada hissettiriyor.

Benim için burası sadece yemek yediğim bir yer değil; kendimi evimde hissettiğim, lezzetin samimiyetle buluştuğu özel bir durak.

Her biri farklı bir tat, farklı bir his bırakıyor insanda. Kimi doğanın kucağında, kimi tarihin izinde, kimi de sadece güzel bir tabakta… Kocaeli’yi biraz daha yakından tanımak ve kendi rotanızı çizmek isterseniz, bu duraklara mutlaka uğrayın derim. Belki siz de benim gibi bir yerden sonra “burası artık benim yerim” dersiniz.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!