Funda TÜYLÜOĞLU – “Lüks, Lezzet ve Sadelik: Almanya’nın Güneyinde Bir Kaçışı”

Bazen hiçbir plan yapmadan çıktığınız yolculuklar, en unutulmaz olanlardır. Haritada rastgele seçilmiş bir rota, bavula son dakika atılan birkaç parça kıyafet ve sadece kendine ayırdığın bir hafta sonu… Almanya’nın güneyinde geçirdiğim bu kısa ama yoğun üç gün, lüksle sadeliğin, keşifle huzurun iç içe geçtiği bir deneyime dönüştü. Metzingen’in alışveriş sokaklarında başlayan bu yolculuk, Stuttgart’ın sakin parklarında, lezzet duraklarında ve eski bit pazarlarının arasında bambaşka bir tat kazandı.

Geçen hafta sonunda, yoğun iş temposuna biraz ara vererek küçük bir kaçamak için Almanya’nın güneyine, Stuttgart’a gittim. Aslında plan çok net değildi; biraz alışveriş, biraz şehir havası… Ama bu üç günü öyle güzel geçirdim ki, dönüşte uçakta aklımdan sadece şu geçti: “Bunu yazmalıyım.”

İlk durağım Metzingen Outlet City oldu. Metzingen yalnızca bir alışveriş destinasyonu değil, aslında kendine özgü bir karakteri olan küçük, düzenli ve tipik bir Alman kasabası. Stuttgart’a yaklaşık 30-40 dakika uzaklıkta yer alıyor. Eskiden şarap üretimiyle tanınan bu bölge, zamanla moda endüstrisinin dikkatini çekmiş. Özellikle Hugo Boss’un burada doğup büyümesiyle, markanın ilk fabrika satış mağazası da bu kasabada açılmış. Bugün onlarca lüks markanın outlet’ine ev sahipliği yapan Outlet City Metzingen, kasabanın kalbinde yer alıyor ama çevresi hâlâ sakin, yeşil ve tipik bir taşra havasını koruyor. Alışveriş molasında bir pastanede kahve içmek ya da sokak aralarında dolaşmak, burada modernle gelenekselliğin nasıl yan yana durabildiğini fark etmenizi sağlıyor.

Sosyal medyada sıkça gördüğüm Metzingen Outlet City için Stuttgart planı yaptığımı itiraf etmeliyim. Metzingen tam anlamıyla bir alışveriş cenneti. Ama klasik kapalı AVM’ler gibi değil, sokak sokak, adeta küçük bir şehir gibi düzenlenmiş. Lüks markaların mağazaları yan yana dizilmiş; Prada’dan Gucci’ye, Burberry’den Bally’ye kadar ne ararsanız var. Ve evet, ciddi indirimlerle.

Sabahın erken saatlerinde oradaydım. Shuttle sabah 10’da otelin önünden hareket ediyor, saat 11 gibi outlete varıyorsunuz. Hava güneş görmeyen yerlerde serin ama güneş alan yerlerde oldukça sıcaktı. İnsanlar oldukça düzenli ve sakin, İstanbul’daki bir AVM izdihamından çok uzak demek isterdim ama öğleden sonra ciddi anlamda kalabalık vardı.Ünlü markaları Türkiye’deki fiyatlarının yarısından bile daha uyguna burada bulmanız mümkün. “Alışveriş terapi gibidir” klişesi burada bir anlam kazandı diyebilirim.

 

Türkiye’den farklı olarak Almanya’da mağazalar akşam sekizde kapanıyor. Pazar günleri ise tüm mağazalar hatta marketler bile kapalı. Metzingen’den akşam dönünce Stuttgart’ın güzel caddelerini akşam saatlerinde ışıl ışıl görme fırsatı buldum.

Ertesi gün Stuttgart merkezde daha çok sokaklarda gezmeyi tercih ettim. En çok hoşuma gidenlerden biri, denk geldiğim bit pazarı oldu. Antika eşyalar, plaklar, eski kitaplar… Aralarında dolanmak, her bir objenin geçmişine dair hikâyeler hayal etmek oldukça keyifliydi. Hiçbir şey almasanız bile orada vakit geçirmek başlı başına bir deneyim.
Stuttgart’ın klasik gezi rotalarını biraz daha es geçip şehri sokak sokak keşfetmek istedim. Bu tercihimde günün Pazar olması ve görmek istediğim bazı yerlerin kapalı olması da etkili oldu.

Yürüyüş rotamın en keyifli kısmı ise şehrin en bilinen caddesi Königstraße oldu. Yaklaşık 1 kilometrelik bu uzun alışveriş caddesi, şehri boydan boya keserken hem turistik hem yerel bir enerji taşıyor. Zincir mağazaların yanında sokak sanatçıları, aralara serpiştirilmiş heykeller ve meydanlar… Yolun sonunda ulaştığım Schlossplatz, tam bir mola noktasıydı. Çimenlerde oturup sadece etrafı izlemek bile yeterliydi. Huzur, kalabalıkla da mümkün olabiliyormuş dedirten türden.

Bu kısa seyahatten geriye sadece alışveriş poşetleri değil; huzur, biraz ilham ve kendime ayırdığım çok özel anlar kaldı. Stuttgart’ın sade zarafeti, Metzingen’in alışveriş heyecanı ve tesadüfen keşfettiğim o küçük lezzet durakları birleşince ortaya çok dengeli bir kaçış planı çıktı.

Bazen bir haftasonu, sandığınızdan çok daha fazlasını sunabiliyor

Bir sonraki seyahatimizde görüşmek üzere…

“İyi bir gezginin sabit bir planı ve varmaya niyeti yoktur”

Gitmek İsteyenlere Notlar
Ulaşım:

Stuttgart’a Türkiye’den direkt uçuşlar mevcut. Havalimanından şehir merkezine trenle ulaşım yaklaşık 30 dakika sürüyor. Metzingen’e ise Stuttgart Hbf’den kalkan banliyö trenleriyle (S-Bahn) 35-40 dakikada ulaşılabiliyor.

Metzingen Tüyosu:

Alışveriş için sabah erken saatleri tercih etmek, hem kalabalıktan kaçmak hem de bazı mağazalarda sınırlı ürünleri yakalamak için avantajlı. Hafta içi günleri daha sakin.

Yeme-İçme:

– Kahvaltı için kesinlikle Zeit für Brot’u deneyin — özellikle tarçınlı çörekleriyle ünlü.
– Öğle arasında Ragazzi pizzası çok doyurucu ve lezzetli.
– Akşam yemeği için Block House, kaliteli et sevenler için güvenli bir tercih.
– Eğer pazar gününe denk gelirseniz, şehir merkezindeki bit pazarları sürpriz keşifler için harika.

Yanınıza Ne Alınmalı?

Şehir yürüyerek keşfetmek için çok uygun. Rahat bir yürüyüş ayakkabısı şart. Özellikle Metzingen’de mağazalar arası mesafe düşündüğünüzden fazla olabilir.

Ziyaret Zamanı:

İlkbahar sonu ve yaz başı (Mayıs-Haziran), hava güzel olduğu için açık hava gezileri ve alışveriş için en ideal dönem. Kış indirim sezonu da cazip olabilir ama hava oldukça soğuk olabilir.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!