UZM . PSK. ANGELA ORGE – Dedikodu: İhtiyaç mı, Alışkanlık mı?”

Dedikodu: İhtiyaç mı, Alışkanlık mı?

Dedikodu, insanlık tarihi kadar eski bir alışkanlıktır. Kimi zaman masum bir sohbet, kimi zaman ise yıkıcı bir sosyal silah olarak karşımıza çıkar. Peki neden dedikodu yaparız? Bizi bu davranışa iten psikolojik mekanizmalar nelerdir? Dedikodu alışkanlığı bilinçaltımızda hangi ihtiyaçlara karşılık geliyor?

Dedikodunun Karşıladığı Psikolojik İhtiyaçlar

Hikâye Anlatma ve Hayal Etme İhtiyacı:
  Dedikodu, insanların bir hikâye anlatıcısı olarak yeteneklerini kullanmasına olanak tanıyabilir. Bazen ilginç olayların olmadığı ortamlarda dedikodu, eğlence aracı olarak devreye girer.

Sosyal Bağ Kurma ve Grup Dinamiklerine Uyum:
  İnsanlar, grup içinde aidiyet hissi geliştirmek için dedikodu yapabilirler. Ortak bir konu hakkında konuşmak, bireylerin kendilerini bir gruba daha yakın hissetmelerine yardımcı olur. 
  Örnek: Yeni bir iş yerine başlayan biri, meslektaşlarıyla ortak bir konu bulmak için başkaları hakkında konuşabilir. “Burada kiminle iyi geçinmek gerekir?” gibi sorular, kişinin grup içindeki dinamikleri anlamasına yardımcı olabilir. 
 Sağlıklı Alternatif: Ortak ilgi alanları üzerine sohbet etmek ve samimi ilişkiler kurmak daha sağlıklı bir iletişim biçimidir.

Bilgi Paylaşımı ve Kontrol İhtiyacı:  
  Dedikodu, insanların çevrelerinde olup biteni anlamaya çalışmalarına yardımcı olur. Bilgi sahibi olmak, kişiye sosyal kontrol hissi verir ve geleceği planlamasına olanak tanır. 
Örnek: Bir çalışan, şirket içinde yapılan terfiler hakkında kulis bilgisi alarak geleceği hakkında daha hazırlıklı hissedebilir. 
Sağlıklı Alternatif: Doğrudan güvenilir kaynaklara başvurmak ve şeffaf iletişimi teşvik etmek daha doğru bir yaklaşımdır.

Duygusal Rahatlama ve Stres Azaltma:
  Dedikodu, insanların içlerinde biriken duygusal yükü atmalarına yardımcı olabilir. Başkalarının hatalarını konuşmak, kişinin kendini daha rahat hissetmesine yol açabilir. 


Örnek: Bir arkadaşına kızan biri, doğrudan onunla yüzleşmek yerine başka birine onun hakkında konuşarak duygularını dışa vurur. Böylece olası bir eleştiriye karşı kendince önlem almış olur. 


Sağlıklı Alternatif: Duyguları yönetmenin en iyi yollarından biri, doğrudan ilgili kişiyle konuşmak veya bir günlük tutarak hislerini yazmaktır.

Kendini Değerli ve Üstün Hissetme:

Dedikodu, kişinin kendini başkalarından daha iyi ya da üstün hissetmesini sağlayabilir. Başkalarının eksikliklerini vurgulamak, kişinin kendi başarılarını daha büyük görmesine neden olabilir. 


 Örnek:“Ben asla onun gibi hata yapmam” diyerek bir başkasının hatasını vurgulayan biri, kendi değerini daha yüksek hissedebilir. 
 Sağlıklı Alternatif: Başkalarını kötülemek yerine, kendi güçlü yönlerimize ve başarılarımıza odaklanarak özgüvenimizi artırabiliriz.

Adalet ve Normları Koruma:

 Bazı insanlar, bir haksızlığı veya yanlışı dile getirdiğinde bunu dedikodu olarak algılamazlar. Onlara göre yanlışları paylaşmak, toplumu bilinçlendirmek için gereklidir. 


Örnek: Bir kişi, bir yöneticinin etik olmayan davranışlarını başkalarıyla paylaşarak bir fark yaratmaya çalışabilir. 


 Sağlıklı Alternatif: Eğer gerçekten bir adaletsizlik söz konusuysa, doğru kanallara (örneğin yöneticilere veya insan kaynaklarına) başvurmak daha etkili ve etik bir çözümdür.

Psikolojik Açıdan Dedikodunun Riskleri

Dedikodu, kısa vadede bireye psikolojik rahatlama ve sosyal bağ hissi verse de uzun vadede önemli riskler taşır:

Güven Kaybı ve İlişkilerin Bozulması:
 Dedikodunun en büyük zararlarından biri, güveni zedelemesidir. İnsanlar, kendileri hakkında konuşulduğunu öğrendiklerinde daha mesafeli ve şüpheci hale gelirler. 


Önlem: İlişkileri güçlü tutmanın en iyi yolu, insanlarla doğrudan ve açık iletişim kurmaktır.

Anksiyete ve Suçluluk Duygusu:  
  Dedikodu yapan kişi, zamanla yaptığı şeyin etik olmadığını fark edebilir veya verdiği zararı görünce suçluluk hissedebilir. 


Örnek: İş yerinde dedikodu yapan biri, dedikodusunun yayılma ihtimalinden endişe ederek kaygı hissedebilir. 
Önlem: Başkalarını eleştirmek yerine, kendi gelişimimize odaklanmak kaygıyı azaltabilir.

Yanlış Bilgi ve Algı Bozuklukları:
  Dedikodu, genellikle subjektif algılarla şekillenir ve zamanla çarpıtılabilir. 
 Örnek: Bir öğretmen hakkında “sert biri” olduğu söylentisi yayılırsa, yeni öğrenciler ona ön yargılı yaklaşabilir. 
Önlem: Bir kişi hakkında bir şey duyduğumuzda, doğruluğunu kontrol etmeden yorum yapmamak en sağlıklı yaklaşımdır.

Toksik Ortam Oluşturma:


  Dedikodunun yaygın olduğu ortamlarda insanlar kendilerini rahat hissedemez ve birbirine karşı güvensizlik duyarlar. 


 Önlem: Pozitif bir iletişim ortamı yaratmak için insanları yargılamak yerine, takdir etmeye ve desteklemeye odaklanmalıyız.

Dedikodu Yerine Ne Yapılabilir?

Dedikodu, sosyal bağ kurma, bilgi edinme ve stres atma gibi psikolojik ihtiyaçlarımızı karşılıyor gibi görünse de uzun vadede ciddi zararlar verir. Daha sağlıklı bir iletişim için: 

Doğrudan ve açık iletişim kurmalıyız.
İnsanların olumlu yönlerini vurgulamayı alışkanlık haline getirmeliyiz.
Başkalarını yargılamak yerine kendi gelişimimize odaklanmalıyız.


Duygusal boşalım için sağlıklı yöntemler kullanabiliriz:

Günlük tutmak, meditasyon yapmak, tempolu yürüyüş veya koşu yapmak, müzik aleti çalmak, dans etmek gibi aktiviteler tercih edilebilir. 

Unutmayalım ki söylediklerimiz sadece başkalarını değil, bizi de şekillendirir. Sağlıklı bir psikoloji için sağlıklı bir iletişim şarttır.

“Zihnin neyle meşgulse, hayatın ona dönüşür. Başkalarının hayatını konuşmak yerine, kendi hayatını güzelleştirmekle meşgul ol.” — Marcus Aurelius 

“Hayatta iki seçeneğin var: Ya ışık saçarsın ya da gölgelerde kalıp başkalarını konuşursun.” — Mevlana 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!